Bundan yıllar yıllar önceydi. Sanırım orta okula gidiyordum yada lise birinci sınıfa. Bir gündüz vakti. Okuldan eve geldim. Televizyonu açtım. Filmde obalı kız ve ovalı oğlan konuşmaları geçiyor. Obalı kız babasına gönlünü ovalı oğlana kaptırdığını ve onunla evlenmek istediğini söylüyor. O konuşmalardan obalı kızın yani Hülya Avşar’ın ovalı oğlana söylediği sözlerden aklımda kalan hatta aklıma mıh gibi kazınan şu sözler oldu; “evlenebilmemiz için 40 okka tuzu sırtında durup dinlenmeden taşıyarak ovaya çıkarman gerek ”
Ovalı oğlan, Hasan, bir kıza bir tuz dolu çuvala bakıp sırtlanıyor çuvalı. Filmi başından izleyemediğim için konuyu tam bilmiyorum. O zamanlar aşk meşk zaten pek bildiğim şeyler değil. Anladığım kadarıyla deli gibi kızı seviyor ve onunla evlenmek istiyor. Başlıyorlar dağı tırmanmaya. Dağı tırmandıkça tuz dolu çuval ağırlaşmaya başlıyor. Bir yerden sonra Hasan’ın yüzünden terler su gibi akmaya başlıyor. Ayakları taşıyamayacak kadar zorlanınca çuvalı bırakıyor. Ovalı kız çuvalı sırtlanıp ovasına gidiyor. Bir süre sonra da karasevda hastalığına tutulup Hasan beni çağırıyor deyip Hasan’ı bıraktığı yere gidiyor. Hasan’ı bulamayınca da intihar ediyor.
O gün aklımda kalan bu sahneler oldu. O zamanlar internet neredeyse hiç yaygın değil. İnternet bulduğum zamanlarda Hülya Avşar yazıyorum. Hülya Avşar filmleri yazıyorum. Aslında biliyordum ama daha sonraları Yalçın Dümer olduğunu öğrendiğim Hasan’ı araştırıyorum. Obalı kız ovalı kız yazıyorum, obalı oğlan ovalı oğlan yazıyorum.. Ama nasıl filmi baştan sona izlemek istiyorum anlatamam. O derece etkilenmiştim filmden.
Fakat yok yok yok yok yok…
Bir türlü filmi bulamıyorum, bulamadım.. Daha sonra filmin isminin Hasan Boğuldu olduğunu öğrendim. Afişler, fotoğraflar çıkıyor ama filmi yine bulamıyorum. Bir süre sonrada aklımdan çıktı gitti. Taa ki birkaç gün öncesine kadar. Sabah işe giderken metroda müzik dinliyordum. İzlediğim filmleri tekrar izlemeyi ve eski şarkıları tekrar tekrar dinlemeyi severim. Bu şarkılardan biriside Muazzez Ersoy’un Dumanlı Dumanlı şarkısı. Klibi tam bir sanat harikası. Klibi izlerken nerden aklıma geldi bilmiyorum. Birden Hasan Boğuldu aklıma geldi. Google yazınca karşıma baştan sona bütün film çıktı. O an nasıl mutlu oldum anlatamam. Yıllarca aradığım film birden karşıma çıktı. Hatta 4-5 sene önce internete yüklenmiş. O derece filmin varlığını unutmuşum. Hemen izlemeye başladım. Yitiğini kaybetmiş adam sevinciyle her dakikasını büyük mutlulukla ve heyecanla izledim. İş yerine gidince de arkadaşlarıma yukarıda yıllarca bu filmi nasıl aradığımı ve karşıma nasıl çıktığını anlattım.
Film hakkında pek çok yorum yapılmış. Müzikleri bile başlı başına muazzam bir film. İnsanı içine çekiyor. Belki başka bir zaman bu karasevdalı AŞK filmi için yine yazarım. En iyisi siz filmi izleyip o duyguları kendiniz yaşayın. İzleyenin tekrar tekrar izlediği o filmin linkini aşağıda paylaşıyorum.
Belki de bütün filmi özetleyen Obalı güzel kız Emine’nin, yakışıklı, saf ve temiz aşkı Ovalı Hasan’a söylediği o sözle sizleri filmli baş başa bırakıyorum:
“Hasan, anamla babamla danıştım. Onlarda töremiz gereği dedeye başvurdular. Dedemiz ovalıya varanın, ovalıdan kız alanın olduğunu gören yok, “deli kız” dediler. Yüksek Oba’da gönlünü verecek bir yiğit mi bulamadın? Bende “herkesin yiğidi kendi gönlüne girenmiş dedim. Peki öyleyse dediler. Bi sına bakalım. Senin yiğidin Kaz Dağı’nda ki Emine’ye er olacak adam mı? Konuşup kavil ettik. Zeytinli’ den 40 has okka (yaklaşık 52 kg) tuz aldım. Bunu sırtına vurup bir yerde durup dinlenmeden benimle Yüksek Oba’ya çıkabilirsen, haftaya düğünümüz olacak…. 40 okka yükle 4 saatlik dağa çıkan adama eğri bakacak babayiğit bizim obamızda yoktur. Çıkamazsan…. Kaderimiz böyleymiş….”