Her Ayın 3’ü Afyonlular Bükme Günü

2023 yılının ilk günleri idi. Facebook’tan takip ettiğim Afyonlular Dernek Başkanımız Murat Saltık Bey’in paylaşımını gördüm.
O paylaşımda ayın 3′ ünde BÜKME GÜNÜ olacağı yazıyordu. Oğlum Halit’le birlikte ilk bükme günümüze gittik.
Daha sonra Ramazan iftar programı oldu.
İftar için yeri biraz zor bulduk ama iftar yemeğine yetiştik çok şükür.
Ve o günden sonra dernek, her ayın 3’ü Afyonlular Bükme Günü olarak hemşehrilerimize bükme günü düzenleyerek özlediğimiz bükmeyi her ay ikram etmeye devam etti.
Arada katılamadıklarımız oldu ama genel olarak çoğuna katıldık.
Memleketimizin, Afyonumuzun en meşhur yemeklerinden olan bükmemizi özellikle mercimekli bükmeyi her ay bizlere ikram eden herkese çok teşekkür ederim. Allah hepsinden razı olsun.

Murat Saltık başkanımız bu yıl Ocak ayındaki bükme gününde bir müjde verdi. Bu sene 03.03.2024 yılında daha büyük bir organizasyon düzenleyeceğiz, Kartal belediyesi ile görüşüp Bülent Ecevit Kültür merkezinde program yapacağız demişti. Mart ayındaki Bükme Günü bir şenlik havası içinde diye söyledi.

Şuan bu satıları bu şenlik programında açılışı beklerken yazıyorum.
Salona girerken herkese bükme ve içecek ikramı yapıldı.
Daha önce bu salona birkaç düğün için gelmiştim. O yüzden bildiğim bir salon. Gördüğüm kadarıyla salondaki bütün koltuklar dolu maşallah.
Bu ayın sonunda belediye başkanlığı seçimi var. Ben bu satırları yazarken akp belediye başkan adayı salona girdi. Sonuçta bu kalabalıklar onlar için kendilerini tanıtmak için bir fırsat sayılır. Kısa birer konuşma yaptılar.
Şuan ki başkan Gökhan Yüksel’de gelir diye tahmin ediyorum. İlk başta gelmedi ama programın ilerleyen dakikalarında geldi.

Afyon Efeleri Halkoyunları ekibi çok güzel oynadılar. Onlardan sonra Afyon’dan gelen yerel sanatçılarımızı dinledim. Coşkulu bir şekilde şarkılarını söylediler. Onlar söyledikçe salon hareketlendi. Hatta teyzemizin biri Başkan Gökhan Yüksel’i de oynamaya kaldırdı. Gökhan Bey’in konuşmasından sonra araba olmadığı için otobüsle gitmem gerektiğinden vakit daha geç olmadan ben salondan ayrıldım.

Bir ara salonda çocukluk arkadaşım diyebileceğim bir arkadaşımı gördüm. İşimden ihraç olduğum dönemde birkaç kez konuşmuştuk. Sonra beni sosyal medyadan engellemiş. Programda birbirimizi görünce sadece baş selamıyla merhabalaştık o kadar.

Başta Murat Saltık Başkan olmak üzere emeği geçen herkese canı gönülden teşekkür ediyorum. Her ay büyük zahmete girip vakit ayırıp bu güzel organizasyonu yapıyorlar. Bizleri bir araya getiriyorlar. Allah hepsinden razı olsun.

Bildiğim kadarıyla bugün Murat Başkanın doğum günü. Kendisine sağlıklı, sıhhatli nice yıllar diliyorum.

Evde Top Oynayan Çocuklar İçin Harika Bir Alternatif; Sünger Futsal Topu

Hafta sonu çocuklarla Decathlon’a gittik. Büyük oğlum bisikletlere bakmak istedi. Küçük oğlumda futbol bölümüne gitti. Tabi bizde arkalarından gittik. Bende 4 tekerli patenlere baktım. Malum bu ara paten sürmeyi öğrenmeye çalışıyorum.

Mağazanın orta yerinde sepetlerin içinde bazı ürünler var. O sepetlerin birinde de futbol topu vardı. Yalnız bu farklı bir futbol topu imiş. Hafif, yumuşak ve süngerden yapılmış bir top. Küçük oğlum futbola merak sardığı için hemen dikkatini çekti ve almak istedi. Bu topun adının futsal topu olduğunu, futsal’ ında salon futbolu olduğunu anlattı bana. Fiyatına baktım 220 TL yazıyor. Açıkçası ilk anda bana pahalı geldi. Bazı internet sitelerine baktım. Bu fiyattan daha aşağı olanı bulamadım. Konuştuk, fikir alışverişi yaptık ve harçlığından ödeyerek topu almasına karar verdik. Tabi ödemeyi kredi kartında yaptık. Onun vereceği parayı da her zaman olduğu gibi borsaya yatırıp onlar adına hisse alacağım inşallah.

Dün evde çocuklar oynadılar ama ben bugün oynadım. Bu akşam saat 21:30-22:00 arasında oynadık. Normalde çocuklar akşam 9’dan sonra bu şekilde gürültülü oyunlar oynamıyorlar. Çünkü evde plastik topla bile olsa duvarlara, eşyalara, kapılara top çarptıkça bam güm ses çıkıyor. Bu sünger topla o kadar hızla vurmamıza rağmen, kapılara ve duvarlara bam güm çapmasına rağmen neredeyse hiç gürültülü ses çıkmadı ve yarım saat boyunca oynadık.

Topun bu sessiz olmasını çok beğendim. Evde oynanabilecek bir top. Çocuklar içinde güzel farklı bir eğlence aracı.

Hem Decathlon mağazalarından hem de web sitesinden alabilirsiniz.

Ayrıca Hepsiburadan da alabilirsiniz.

İyi eğlenceler.

Portföyde Kaç Hisse Senedi Olmalı?

2 gündür Twitter’da bir video dolaşıyor. Adını zaman zaman duyduğum ama hakkında hiç bilgim olmayan o kişi, Işık Ökte. Yorumlarda duayen borsacı olduğu gibi şeyler yazıldığını okudum. X’te konuşmasından alınan o kısmın tamamını buldum. Yazının sonuna ekledim. Söyledikleri bence makul ama her yiğidin yoğurt yiyişi var derler ya hani, bu yatırım işi de öyle, herkese göre değişir.

Youtube’da Yatırım Finans’ın hem “portföyde kaç hisse olmalı?” videosunu hem de diğer birkaç videosuna baktım. Gerçekten Işık Bey güzel ve akla yatkın konuşmalar yapan saygın birisi olduğu kanaati oluştu bende. İsmi ve soy ismi de karizma. Bunu kabul edelim öncelikle. 🙂 Peki Işık Bey ne söyleyip gündem olmuş ona bir bakalım: 1 milyon portföyü olan bir kişinin en fazla 3 hissesi olmasını söylemiş. 4 olmaz diyor. Ardından da bir gencin kendisine portföyünü gönderdiğini ve gencin portföyünde 13 şirket olduğunu ve bunun çok fazla olduğunu söylüyor. Çünkü burada önemli olanın portföy yönetimi olduğundan bahsediyor. Portföy yönetimi yapabilmek içinde her gün zaman ayırmak gerektiğini, kap’ları takip etmek gerektiğini, teknik, bilanço, analist ve sektör raporlarının takip edilmesi gerektiğini söylüyor.

Yukarıda bahsettiğim gibi her konuda herkesin farklı düşünceleri olabilir. Uzun yıllardır borsanın içinde olan ve son 4 yıldır aktif bir borsa yatırımcısı olarak bende şu düşünceler oluştu.

Öncelikle bende ilk oluşan düşünce şu: Neden her gün ekran başında olmak gerekli? Biz trader mıyız? Anlık al-sat mı yapıyoruz da her gün ekran karşısında olmamız gerekli? Bizler ve ben küçük bireysel yatırımcıyım. Gerek benim gerekse eşimin ve çocuklarımın hesaplarında toplam 13 şirketten fazla şirket var. Bunlardan yola çıkarak;

1-İmkânım oldukça özellikle çocuklarım için ayda 50 TL ile 100 TL ile yatırım yapan biriyim.

2-Özellikle çocuklarım için alacağım hisseler ve yatırım yapacağı şirketler genel olarak belli. Bu yüzden ayda bir bakmam yetiyor.

3-Konuşmada geçen “kap’ları takip etmek gerektiğini, teknik, bilanço, analist ve sektör raporlarının takip edilmesi gerektiğini” kısmı benim için şöyle. Hissesini alıp ortak olmayı düşündüğüm şirket sayısı zaten sayılı. Birde katılım endeksi ve kâr dağıtım potansiyelleri göz önüne alınınca şirket sayısı daha da azalıyor. Bu nedenle analizi yapmak için her gün ekran başında olmama gerek yok. Karar verme aşamasında dediği kriterleri araştırıp zaman zaman takip etmek benim için yeterli oluyor.

4-Şirketlerin bilanço açıklama zamanları belli. Bunun için her gün ekran başında olmaya gerek var mı? Yok.

5-Şirketlerin faaliyet raporları yayınlama zamanları da belli. Bunun için her gün ekranda olmaya gerek var mı? Yok.

6-Yine analist ve sektör raporları da hangi sektör ya da şirket olursa olsun her gün yayınlanmıyor. Yine ekran başında olmaya gerek yok.

7-Borsada yatırımcı olmak isteyen zaten kısa sürede lazım olmayan bir para ile yatırım yapmalı. Eğer bir kişi kısa süreli al-sat yapacaksa ya da ben kendim de bazen bunu yapıyorum işte o zaman hergün ekrana bakmak gerekli.

8-Her gün ekranın başında olmak bireysel yani küçük yatırımcının değil trader ve borsa yatırım şirketlerinin ve fon şirketlerinin işi.

9-Ayrıca yukarı da yazan her şeyi geçtim. Sadece teknik olarak olaya bakalım. Eğer günlük hatta haftalık işlem yapılmayacaksa yine ekran başında olmaya gerek yok. Öyle göstergeler var ki haftalık hatta aylık bakmak bile yeterli. Mesela TAKOS adını verdiği teknik takip sistemi eğitim aldığım @katre46 hocam tekniği çok basit ve kolayca anlatıyor. Bu sistemde (eğer o gün kötü bir haber gelmemişse) haftada 1 kez ekrana bakmak yeterli bile oluyor. Yine mesela yakın zamanda Bakkal Metin abiden öğrendiğim öyle bir gösterge ve indikatör var ki ayda 1 kez bakmak yeterli. Mesela o stratejide Türk Hava Yolları’nın Ocak 2021’de al verdiği ve trendin hâlâ devam ettiği görünüyor. Hadi bu büyük şirket dediniz pek beğenilmeyen bir şirket yazayım. Peker gyo. Bu sistemde Mayıs 2022 ‘de al vermiş ve trend halen devam ediyor. Şimdi bu sistemde her gün ekran başında olmaya gerek var mı? Bu arada onca düşüşler ve çıkışlar oldu ama trendde bozulma yok. Tekrar altını çiziyorum. Herkesin yatırım düşüncesi farklı. Benim bu sistemim günlükçü ve haftalıkçılara göre değil. Onu belirtmek isterim.

10- Bence çok fazla portföyü dağıtmamaktan kasıt şu olabilir. Ki o konuda bende 3 hisse olmasına katılırım. Mesela eşim. Öyle onu buna mıy mıy mıy kısım kısım para yatırmayı sevmez. Toplu para yatırıp bir kere de iyi bir kazanç elde etmeyi ister. Bende tam tersi. O sevdiğim şirketlerden azda olsa portföyümde olsun diye düşünürüm. 3 şirket ve eşimin parayı birkaç şirkette olması şu açıdan mantıklı. Diyelim ki Işık Bey’in bahsettiği 1 milyonu 3’e böldük ve 300 bin TL bir şirkete yatırdık. O şirket hisseleri yükselmeye başlayınca ya da kâr payı dağıtacak olursa ciddi anlamda para kazandığımızı hissederiz. Ama o parayı 13′ bölersek. Bugün biri yarın öteki derken kazanç açısından pek tatmin edici olmayabilir demek istediğini düşündüm.

11-Türkiye borsası malum çok kaypak. Çok kaygan. Her an bir şeyler olabilir. Riski dağıtıp azaltmak içinde bireysel yatırımcının çok fazla şirkete sahip olma isteğinin olabileceğini de düşünüyorum.

Herkes para kazanmak istiyor. Bilmeyenler için borsa zor bir yer. Ama artık o kadar bilgi kaynağı var ki her gün bir yenisi çıkıyor. Ben 17 yaşında bu işlere girdiğim zaman, gazete ve dergilerden öğrenmeye çalışıyordum. Şimdi her gün yeni yeni videolu eğitimler çıkıyor. Hem de ücretsiz.

Benim için borsa bir yatırım yeri, bir şirkete olmak ve öyle hareket ediyorum. Işık Bey “kap’ları takip etmek gerektiğini, teknik, bilanço, analist ve sektör raporlarının takip edilmesi gerektiğini” söylemekle çok haklı. Bir borsa yatırımcısının bunların hepsini bilmesi ve bunları öğrenmek için vakit ayırması gerekiyor. Asgari ücretli bir iş için üniversite dahil 17-18 yıl okunuyor ama servet vadeden bir sistemi öğrenmek için kimse çaba sarf etmiyor. O desin alayım bu desin satayım diye akşama kadar o sosyal medyadan bu sosyal medyaya gezerek alıp satmaya çalışıyor insanlar. Öyle olunca da kayıpların ardı arkası kesilmiyor ve borsa kumar yeri olarak görülüyor.

Borsada kazanmak ve kaybı azaltmak için Işık Beyin söyledikleri ile yazımı noktalayayım:

“….Kap’ları takip etmek gerektiğini, teknik, bilanço, analist ve sektör raporlarının takip edilmesi gerekir….” ama her gün değil 😉

Çocuklarınız Latte Parasını, Borsadan Ödesin

Bir kaç ay önce telefonumun kontratı doğduğu için diğerler GSM’leri araştırmaya başladım. Malum operatör fiyatları fırladığı için bende Turkcell mi yoksa Türk Telekom mu diye araştırmaya başladım. Çünkü hiç biri operatör şirketi müşterisini tutma derdinde değil. Zaten müşterileri kendi arasında top çeviriyor gibi çeviriyorlar.

Bir arkadaşım telefon şirketlerinin ay sonlarında kampanya yaptığını söyledi. O günlerde tevafuk ay sonuna yakındı. Turkcell ve Türk Telekom’a bakınca Türk Telekom daha uygun geldi. Birde İSPARK için o zamanlar ayda 3 kez kullanma hakkı vermesi benim için çok cazip geldi. Böylece sanırım Aralık başında Türk Telekom Prime’li oldum.

Prime kampanyalarında İspark’tan sonra en çok beğendiğim ve gerçekten büyük kampanya olan Espressolab kampanyası oldu. Bu kampanya haftada 2 kez belirli kahvelerden ve bitki çaylarından içme imkânı sunuyor.

Bu zamana kadar hiç kahve, cafe vb kültürü olan biri değilim. Çok nadir ayda yılda bir gider(d)im. Fakat Prime sayesinde 3-4 haftadır ben kahve hemde cafe kültürü edinmiş oldum.

Bu Espressolab deneyiminde en çok dikkatimi çekense herkesin ne kadar çok kahve içtiği ve cafelere gittiğini görmek oldu. Özellikle gençlerin olması beni çok şaşırttı. Çünkü defteri kitabı alan, laptopunu kapıp gelenlerle dolu cafe. Öyle ki oturmak bazen oturmak için önceden yer bakıp sonra sipariş verdiğim bile oldu. O derece cafe dolu oluyor yani.

Aslında Statista verisine göre Türkiye Starbucks sayısında dünyada 8. Sırada olduğunu düşünürsek bu doluluk oranı sürpriz olmasa gerek. Ama dediğim gibi kahve kültürüm olmadığı için bunu fark etmem için ortama girmem ve yakından müşahede etmem gerekti.

O gençleri görünce aklıma şu düşünceler geldi. İnşallah benim çocuklarımda bu gençler gibi büyüyecek. Lisede yada üniversitede arkadaşları ile cafeye gidip oturup muhabbet edecek veya ders çalışacaklar. Hatta büyük oğlum 12 yaşında yani geçen sene bir kaç kez kahve içmeye gidelim dedi. Daha o yaşta bile yavaş yavaş bu düşünce oluşmaya başladığı aklıma geldi. E şimdi bizimle gittiği gibi biraz daha büyüyünce arkadaşları ile gidecek inşallah dedim.

Uygulamadan ilk kahvemi alırken fiyat acayip dikkatimi çekmişti. Sanırım 90 TL idi flat white yada 80. Yani zaten 2 tane içince benim faturam çıkmış oluyordu. Cappuccino geçen hafta 85 TL idi. Artık 100 TL olmuş. Bu en basit karşılaştırma. Ve bu fiyatlar bana gerçekten yüksek geliyor. Fiyat belki normal olabilir. Sürekli içmediğim için bilemiyorum. Zaten Türk Telekom Prime ve Espressolab’in bana en güzel iyiliği bu farkındalığı kazandırmak oldu. Bu kampanyayı yapanlardan Allah razı olsun. Bana yeni bir ufuk kazandırdı o da şu:

Çocuklarım için karınca kararınca 4 yıldır 50-100 demeden fırsatım oldukça borsadan hisse alıyorum. Tek yatırım aracım borsa olduğu için başka birşey düşünmüyorum. 50 TL ‘ye bir şirkete ortak olabilir misiniz? Mümkün mü ? Borsa da mümkün. İşte bu yüzden beni hiç sıkıntıya sokmayacak şekilde bütçe imkân verdikçe hisse almaya çalışıyorum onlar için.

Şimdi bu ortamları gördükçe yatırımı yaparken şöyle düşünüyorum: Bu çocuklarımın kahve parası diye hisse alıyorum. 🙂

Tabi Allah gelecekte ne gösterir bilinmez. Bu birikimi onlar büyüyünce nasıl değerlendirir bilemem. Ben onlar için bu duygu ve düşüncelerle 4 yıldır yatıyorum yapmaya çalışıyorum. Allah hayırlı etsin, hepimizin çocuklarına güzel günler göstersin inşallah.

Benim yaptığım, atalarımızın dediği gibi damlaya damlaya göl olur düsturunca çocuklarımın gelecekteki yaşantısı için bir nebze kolaylık sağlamak.

Başarabilirsem ne mutlu bana..

Sizde çocuklarınız için borsada yatırım yapıyor musunuz? Eğer yapmiyorsanız önce bir cafeye gidin bir kahve söyleyin kendinize ve kahvenizi yudumlarken yukarıda söylediklerimi hem gözlemleyip hem bir düşünün isterseniz…

Kahveniz ziyade olsun ☕

Arabanın Bakımını Serviste mi yoksa Sanayide mi Yaptırmalı?

Sömestr tatili zamanı idi. Eşim çocuklarla Ankara’dan dönüyordu. Bolu’yu geçtikten sonra aradı. Arabada İngiliz anahtarı işareti yanıyor dedi. Bende ekranda ne yazdığını sordum. Bir şey yok dedi. Normalde arıza verince nedenini yazıyor. Bunu ilk kez gördüm.

Böyle durumlarda rahatça arayabildiğim bir ustam var Allah’a şükür. Böyle bir zamanda hele ki İstanbul gibi bir yerde güvenilir bir usta bulmak çok zor bildiğiniz gibi. Bu güvendiğim ustam İstanbul Kartal sanayide ki Nazım Ustam. Allah ondan ve beni Nazım ustayla tanıştıran arkadaşımdan razı olsun. Sanırım ilk arabam hariç diğer arabalarım arıza verdikçe ilk gittiğim usta hep Nazım ustadır. Arabanın onunla ilgili bir sorunu olmasa bile beni o konuda tanıdığı bir tamirci varsa ona yönlendirdiği olmuştur.

İşte bu durumda da hemen Nazım ustayı aradım. Abi ekranda İngiliz anahtarı yanıyor. Ne yapacağız dedim. Servis zamanı gelmiş bir şey olmaz. En kısa sürede bakımını yaptır dedi. Hafta içi de Nazım ustama mesaj attım. Arabayı aldığım zaman garantisini uzatmıştık. Nazım ustaya garantinin devam ettiğini, eğer O’na bakıma götürsem bunun garantiye etkisi olup olmayacağını sordum. Bana garanti devam ettiği için yağ bakımlarının serviste yaptırmamı yazdı. Periyodik bakımın garantiyi bozduğunu ama firen balataları vb. arıza olursa bunların garantiyi bozmayacağını o zaman kendisine götürebileceğimi söyledi. Bende kendisine çok teşekkür ettim.

Servisler dışarda bakıma göre daha pahalı olduğu için pek tercih etmiyorum. Bundan önceki araçlarımın modelleri yüksek olduğu için hiç servise gitmedim. Bu aracımız 2020 model olduğu için ve garantisi devam ettiğinden yine bana servis yolu göründü. Bunun üstüne en son gittiğim Öztek servisi aradım. Bana buji hariç 7500 TL dedi. Akabinde Maltepe’yi aradım. Oradaki danışman detaylı bilgi verebilmek için aracın şaşi numarasını sordu. Önceki bakımda bujinin değiştiğini bu yüzden bujiye gerek olmadığını söyledi. Ya bu servis ya da diğer aradığım 7700 yada 8100 TL fiyat verdiler. En uygun fiyatı Öztek verdiği için tekrar orayı aradım. Ama telefonu düşürmek ne mümkün. Sevmediğim tarafı bu. İlk arayışta kesinlikle düşüremiyorsunuz. Bana bir sonraki hafta için yani bu Salı gününe gün verdiler. Bu arada Google yorumları gaye iyi.

Salı günü eşimi işe bıraktıktan sonra aracı götürdüm. Danışmanlardan Dilara Hanım yardımcı oldu. Orda kampanya ya da indirim olup olmadığını sordum. Bana telefonda fiyat alıp almadığımı sordu. Bende 7500 TL fiyat verdiler dedim. Hesap etti. Biraz zaman geçti bana yapılacak işlemleri söyledi fiyat olarakta 6000 TL dedi. Tabi ister istemez sevindim. 1500 TL gibi büyük bir indirimden ya da farktan söz ediyoruz. Yapılacak işlemler arasında cam suyu da vardı. Ben 48 TL’ye almıştım. Evde cam suyu vardı. Bu nedenle cam suyu istemediğimi söyledim, 150 TL daha düştü. Bilgilerimi teyit edip araç hazır olunca haber edeceğini söyledi. Bende daha kolay ulaşabilecek bir numara var mı dedim bana iş telefonu ve dahili telefon numarasını verdi.

Kelimelerin Mirası: Baba-Oğul Yazarlar Abbas ve Ahmet Güner SAYAR

Bugün ayın 15’i. Yani memurların maaş günü. Maaşımın geçen aya göre farklı olduğunu görünce bordroya bakıp arkadaşıma nedenini sordum. Kadro/derecem ve ek göstergem artmış. Fark ordan kaynaklanıyormuş. Bunu konuşurken o telefonda bankayla konuşmaya başladı. Telefonu kapattıktan sonra okul ödemesini için geçen ay Vakıfbank’ın 4 ay vade farksız böldüğünü bu aysa buna 6 aya çıkardığını bu nedenle bankayı aradığını söyledi. Yapmazlar ama belki ekstra taksit olursa dile aradım dedi. Sonuç olarak yap(a)madılar tabi.

Daha sonra : Muhammet artık yatırımlarımı çözmem gerek deyince bastık kahkayı 🙂 Akabine üniversitede bir hocamız vardı. Bize maaşınız yetmezse “iddihar” ettiklerinizden kullanacaksınız çocuklar dedi, dedi. Osmanlıca okuduğum için kulak aşinalığım olduğundan kelimeye yabancı değildim. Ben iddiharı gömmek olarak biliyordum. Aklımda o şekilde kalmış. Sözlükte ; birikim, toplama, saklama, paranın harcama yapmaksızın elde tutulması anlamlarına geliyor. Konuşmanın asıl can alıcı kısmı bundan sonra başlıyor.

Arkadaşım İstanbul Üniversitesi mezunu bilgi birikimi ve tecrübesi harika olan birisi. Bu sözü söyleyen hocasının iktisat dersine girdiğini ama iktisatta çok az bahsedip daha çok hayata dair konuşmalar yaptığını söyledi. Merak ilmin hocası derler. Bende malum meraklı bir insanım. Tabi meraktan hemen hocanın adını sordum. Hocanın ismi ne dedim. Ahmet Güner SAYAR dedi. Ahmet hocayı duyar duymaz internette adını yazdım. Karşıma ilk kitap yurdu çıktı. Tıkladım. Ahmet hocanın kitapları karşıma çıktı. Ve çok şaşırdığım bir şey gördüm. Kitapyurdu’nda Sayar hocanın 7 kitabı var. 7 kitaptan sadece 2’si iktisatla ilgiliydi! Diğer 5 ‘i 5 farklı önemli kişinin hayatları üstüne yazılmış kitaplardı. Bu şaşkınlığımı arkadaşıma söyleyince bana Sayar hocanın çok yönlü olduğundan ve Osmanlıyı çok seven birisi olduğundan bahsetti. Özellikle Mehmet Akif hakkında yazdığı kitabı gerçekten çok merak ediyorum. Kitapların bulabildiğim kadar Nadir kitaptan ve 1000kitap’tan takibe aldım. Fiyatlarda indirim oldukça almaya çalışacağım inşallah.

Ahmet Sayar hocadan konuşurken odada ki diğer arkadaşımız “Aa dedi.. Bu Abbas SAYAR’ın oğluymuş” ve Abbas SAYAR’ ı, kitaplarını, kitaplarının dizi ve filmlere aktarıldığını, TRT’de yayınlandığından bahsetti. Tabi ben yine merakımı celp eden Abbas Sayar’ ı hemen Gooole’ a yazdım. Wikipedia’ dan Abbas Sayar hakkında yazılanları okudukça oğlunda duyduğum saygı ve şaşkınlığı Abbas Sayar’ da da yaşadım. Çünkü Abbas Sayar’ ında arkadaşımın söylediği üzere pek çok yayınlanmış kitabı varmış. Mesela Yılkı Atı kitabı bu kitaplar içinde en meşhur olanı. Kitapyurdu’ nda ki yorumları okudukça “nasıl olurda böyle yazarları duymamaşım” diye hayıflandım. Daha kim bilir ne yüce ve kıymetli yazarlarımız var bilmediğim, duymadığım. Tabi yine hemen Nadir kitap, 1000kitap, dolap gibi uygulamalardan kitapları takibe aldım. En kısa zamanda Abbas Sayar ve oğlu Ahmet Güner Sayar hocamızın kitaplarıyla tanışma imkanım olur.

Bir aileden sanatçı, şarkıcı, oyuncu çıktığını gördüm ama yazar olarak sanırım ilk kez gördüm. Ne büyük bir bahtiyarlık, öyle değil mi?

Ahmet Sayar Hocanın Eserleri:

  • Osmanlı İktisat Düşüncesinin Çağdaşlaşması (1986)
  • Süheyl Ünver: Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleri 1898-1986 (1994)
  • Süheyl Ünver Bibliyografisi (1998)
  • Bir İktisatçının Entellektüel Portresi: Sabri F. Ülgener (1998)
  • Osmanlıdan Cumhuriyete Portre Denemeleri (2000)
  • Osmanlıdan 21. Yüzyıla Ekonomik, Kültürel ve Devlet Felsefesine Ait Değişmeler (2001)
  • Hasan Ali Yücel’in Tasavvufi Dünyası ve Mevleviliği (2002)
  • İktisat Metodolojisi ve Düşünce Tarihi Yazıları (2005)
  • İnsanlar, Olaylar ve Mekanlara Dair Yazılar (2007)
  • İdris Küçükömer (2008)
  • Süheyl Ünver Hayatı Şahsiyeti ve Eserleri 1898-1986 (2004)
  • İktisat Metodolojisi ve Düşünce Tarihi Yazıları (2005)
  • Ülgener Yazıları (2006)
  • Çekiç ile Örs Arasında Mehmed Akif Ersoy
  • Osmanlı’dan Cumhuriyete Portre Denemeleri (2014) (Kaynak:Türkiye Gazetesi)

Abbas SAYAR’ ın Eserleri:

  • Anılarda Yumak Yumak 
  • Can Şenliği 
  • Çelo
  • Dik Bayır
  • El Eli Yur, El De Yüzü
  • Noktalar
  • Şiirler 
  • Yılkı Atı 
  • Yorganımı Sıkı Sar
  • Yozgat Var, Yozgatlı Yok 

Instagram, WordPress Teması, İnci Taneleri ve Selma Ergeç

Şuan sadece günü boş geçmemek için yazıyorum. Bugün İstanbul kartım eşimde olduğu dijital kartla ödeme yaparak işe gittim. Oda yetişkin kesti anlamadım. Acaba aktivasyon mu gerekli? Nefret bir durum.

İş yerinde 2 haftadır öğlen yemek yemiyordum. Bugün yemek yedim.

Fizibo için açtığım instagram hesabını kişiselleştirmeye çalışıyorum. Bunun için toplu silme işlemi yapmaya çalıştım. Bir yöntem bulmaya çalıştım ama baya vakit alıyormuş. Bu yönden beğenmedim. Aslında bugün onu yazacaktım. Yöntem iyi olmadığı için şimdilik askıya aldım.

İşyerinde İnci Taneleri dizisinde ki Piraye’den konuştuk. Yani Selma Ergeç’ten. 16 sene önce O’nun ilk filmi için email atmıştım. Bana teşekkür cevabı yazmıştı. O zamanlar tanınmıyordu. Şimdi çok meşhur aynı inceliği gösterir mi dediler? Bende eski emaile yanıt oluşturarak yeni bir email attım. Yarım saat içinde cevap gelmiş. 🙂 Bu sefer daha çok şaşırrtı. Arkadaşıma gönderdim. O’da çok şaşırdı.

Akşam eve gelince yemekten sonra bu sitemle ilgili temalara baktım. Astra’da karar kıldım. Udemy’de bununla ilgili ücretsiz eğitimlere kayıt oldum. Onlara bakarak sitenin temasını değiştireceğim inşallah.

Şimdi de Kızıl Goncalar ‘a bakıyorum. Reklam girdi. Reklamda sürekli Now Now NOW geçiyor.. Ekrana dikkat edince yılların Fox TV’sinin Now TV olduğunu gördüm.

Reklamlar bitince yatacağım.

Sevgililer Gününde Bir Güzellik Yapın

Yok 2019. Bundan 5 sene önce ki Sevgililer Günü. Göreve henüz iade olmadım. İhraç durumum devam ediyor. Onca iş yapıp hiç birinin tutmadığı zamanlar. İngilizce bilen, iyi derecede bilgisayar bilen, 3 yıl İngiltere’de yaşamış biri olarak olarak ne iş olursa yaparım abi modundayim.

Sahibinden sitesinde 2018 yılında Sevgililer Günü için kurye ilanı görmüştüm. 2019’da da ilan var mı diye baktım. Epey ilan vardı. Birini aradım. Gel dediler. Şuan belki herkesin bildiği İstanbul Sarıyer’deki Taze Çiçek’miş. Gittim.

O gün Sarıyer’den Anadolu yakasına 2 sefer yaptım. Toplam 18 yere, kişiye günün anlam ve önemini belirten harika aranjmanlı çiçekleri teslim ettim.

Ne oldu biliyor musunuz? 18 kişiden sadece 1 kişi bana bahşiş verdi. Evet 18 kişiden sadece 1 kişi! Ya sonuncu ya da sonlara doğru gittiğim bir müşteri idi. İçerenköy’de bir siteye gitmiştim. 50-55 yaşlarında kibar bir hanımefendi idi. Bu kadar var diye 8-9 TL arası bir bahşiş vermişti sağolsun.

Avrupa’da bahşiş bir kültür. Bizim insanımız alışık değil biliyorum. Ama artık pandemi sonrası akşama kadar evimize kaç kere gelen kuryelere alışmadık mı? Ne zor şartlarda çalıştıklarını çok iyi biliyorum. Herkes emeğinin ve ekmeğinin derdinde.

Bu nedenle sizden bir ricam var. Belki bu 14 Şubat’ta sevdiğinizden size hediye getirecek olan kişi benim gibi günü birlik o işi yapan biri olabilir. Yada mesleği kuryelikte olabilir hiç önemli değil.

Siz o çiçeği alınca nasıl mutlu olacaksınız öyle değil mi? Bu mutluluğu başkasının da yaşamasını ister misiniz?

O zaman o gün yanınızda lütfen bozuk para bulundurun. Kurye gelince de bu mutluluğun paylaşımı için kurye arkadaşa bahşiş verin. 3-5-10-20-50 miktarın hiçbir önemi yok inanın… Mühim olan yaptığı hizmetin karşılık bulduğunu göstermek. Hediyeyi getiren kişiye küçük bir teşekkür ikramında bulunmak.

Hani bu işin kaderinde var derler ya, kurye işinin kaderinde de bahşiş var.

Bu nedenle, Bu mutlu gününüzde kuryeye bahşiş vermeyi unutmayın derim.. Gerisi size kalmış..

Bu güzel, heyecanlı ve mazide kalan günü YouTube kanalımda anlatmıştım.👇

Sevgiyle kalın…

HATIRAN YETER Şarkısını En Güzel Kim Söylüyor?

Bu aralar reyting rekorları kıran yeni bir dizi daha oldu. İnci Taneleri. Yılmaz Erdoğan; yaşlı bir edebiyat öğretmeninin yapmadığı bir suçu üstlenmesini, hapisten çıkınca çocuklarını aramasını ve biri pavyonda çalışan kültür düzeyi düşük bir kadın ile diğeri çok zengin bir kadını o yaşta kendine nasıl aşık ettiğini kaleme almış. Oğlu, kızı kimdi, karısı nasıl öldü, daha kaç kişiyi kendine aşık edecek falan o konulara girip yorum yapmayacağım.

Benim bahsedeceğim konu dizinin ilk sahnesinde hemen kendine aşık ettiği ve 3. bölümde yemeğe çıktıları düğmeci Piraye ile olan yemek sahnesi. Dizi bu ya, ülkenin sayılı zenginlerinden olan Piraye ne hikmetse çevresinde hiç erkek yok gibi kızına ve kendine şiir okudu diye edebiyat hocasına aşık olup yemeğe çıkarır. Söz dönüp dolaşıp şarkıya gelir. Hiç Türkçe şarkılarla arası olmadığını söyleyen Piraye’ye Azem Hoca Ferdi Tayfur’dan o unutulmaz “Hatıran Yeter” şarkısını söyler.

Piraye yemek bitip eve giderken hiç Türkçe şarkılarla arası olmadığını söylemesine rağmen, hatta Azem Hoca özellikle Ferdi Tayfur demesine rağmen, tutup nasıl olduysa Serkan Kaya’yı tercih ediyor!!! Bak sen ya.. Belki telif falan anlaşamamış olabilir diyeceğim ama Ferdi Tayfur deyip Serkan Kaya çalmak nedir ya? Her fırsatta ders veren Azem Hoca madem bizi geçmişe götürecek ya da gençlere geçmişten bir şey sunacak o zaman Zakkum’ dan çalsaydı ya şarkıyı? Serkan Kaya nedir?

En sevmediğim müzik türünün arabesk olduğunu altını çizmek isterim. Ama çocukken ve gençliğimde çevremde çok çalındı. Çok dinlendi. Pop bu kadar yaygın değildi. O yüzden aklında kalan bazı sanatçı ve şarkılarını zaman zaman dinlerim. Ferdi Tayfur’da bu sanatçılardan birisi. O’nun özellik Sabahçı Kahvesi, Çiçekler Açsın, Bende Özledim gibi birkaç şarkısını arada dinlerim. Hatıran Yeter şarkısını diğer şarkılar kadar olmasa da arada dinlerim.

İşte bu noktada İnci Taneleri bana Hatıran Yeter şarkısını hatırlattı. Ertesi günü işe giderken Türk Telekom Prime üyeliğimden 2 yıl ücretsiz kullanma hakkım olan Prime üyesi olduğum Muud uygulamasını açtım. Arama butonunu Hatıran Yeter yazdım. Çıkan sonuç beni çok şaşırttı. Ben birkaç şarkıcı beklerken sadece uygulamada pek çok kişinin söylediğini görünce çok şaşardım. (Şimdi baktım 23 farklı sonuç var. Youtube’ da falan daha çoktur.)

İşe gidişte ve işten dönüşümde sıradan şarkıyı dinlemeye başladım. Arada birkaç atladığım da oldu, olmadı değil. Hemen hemen 13-14 kişiden Hatıran Yeter şarkısını dinledim. Aşağıda en çok beğendiğim 10 tanesini yazdım. Dinlemek isterseniz diye linklerini de paylaştım.

Şarkının sözleri ayrılık, hasret, özlem ve depresyon içeriyor. Zaten şarkıların çoğunun konusu ayrılık ve hasret değil midir? O yüzden eğer şuan özlediğiniz veya ayrıldığınız biri falan varsa bu ve bunun gibi şarkılar dinlemeyin derim. İlla şarkı dinleyecekseniz de daha neşeli ve eğlenceli sizi hayata bağlayacak ve neşelendirecek şarkılar dinlemenizi tavsiye ederim.

İşte Top 10 listem :

Müzik kanallarının ve radyoların yaptığı gibi en düşük puan verdiğimden 10 numaradan başlayıp en yüksek puan verdiğim listenin 1 numarasına çıkmak isterdim. Dinlerken bu şekilde sıralama çok güzel oluyor. Ama ben direk en beğendiğimden başlayıp sona doğru gideceğim. Ve işte listenin 1 numarası:

1- Ferdi TAYFUR: Herhangi birşeyin orjinali en güzeli oluyor. Ya da ilk kimden ve nasıl dinlemişsek sonrakilerden de genelde hep o tınıyı arıyoruz. Dinlediğim 13-14 parçada gerek müzik gerek ses olarak Ferdi Tayfur’dan daha güzel söyleyeni görmedim. Bazı müzikler hoşuma gitti evet ama söyleyen kişiler arasında kesinlikle tartışmasız en iyi olan; Ferdi Tayfur.

Ferdi Tayfur – Hatıran Yeter

2- ZAKKUM: Yukarıda dizide Serkan Kaya yerine Zakkum versiyonu çalınması daha güzel olur demiştim. Zakkum’ un hem yorumu hem müziği hem söylemesi gerçekten çok güzel. Hatta 1 numara olacak derecede bile güzel diyebilirim. Zaten 91 milyon izlenmiş olması bunun en büyük kanıtı gibi.

Zakkum – Hatıran Yeter

3-Gülden Karaböcek: Öncelikle şarkını müziği Ferdi Tayfur’da olduğu gibi. Yani tınısı, kulağımın alıştığı şekilde çalmasını sevdim. Gülden Karaböcek harika okumuş onuda çok beğendim. Şarkıyı şiirle girmesi de ayrı bir renk katmış. Rahatsız etmiyor. Aşağıdaki videonun 14 milyon tıklanması var.

Gülden Karaböcek – Hatıran Yeter

4-Yılmaz Erdoğan: Bu belki sizi şaşırtımış olabilir. Ama Yılmaz Erdoğan gerçekten güzel söylüyor. Mırıldanmasını ve söyleşini beğendim. Nağme yapmadan adam gibi söylemiş. Tebrik ederim Azem Hocayı.

5-Seda Sayan: Listede beni en çok şaşırtan şarkıcı Seda Sayan oldu diyebilirim. Müziği fena değil, güzel. Ama Seda Sayan’ın bu kadar güzel söyleceğini tahmin etmezdim. Serkan Kaya’dan bile güzel söylüyor 🙂

Seda Sayan – Hatıran Yeter

6-Serkan Kaya: Gelelim dizide ismi geçen şarkıcıya. İş yerinde diziyi izleyenlerle şarkı üstüne konuştuk. Bazı arkadaşlar ismini ilk kez duymuş. Serkan Kaya kimmiş ya ? diyenler oldu. Ben Serkan Kaya’yı biliyorum. Hatta şuan aklımda yok ama ihraç olduğum dönemde bazı şarkılarını epey dinledim. Aslında fena söylemiyor ama kendinden şarkıya bir şey katmasını beğenmedim. O yüzden Yılmaz Erdoğan gibi ilk sıraya koymadım. Benim listemde 6. sırada.

Serkan Kaya – Hatıran Yeter

7-Vüsal Namazlı: Sırada bir enstrümantal var. Piyanoyu çok beğendim. Kulağıma çok hoş geldi.

Vüsal Namazlı – Hatıran Yeter

8-Hüsnü Şenlendirici: Geldik listemin 8. sırasına. Enstrümantalle devam ediyoruz. 8. sıradaki kişi Klarnet üstadı Hüsnü Şenlendirici.

Hüsnü Şenlendirici – Hatıran Yeter

9-Niran Ünsal – Ahmet Selçuk İlhan: Listemin sonuna yaklaştım. BU sefer şiir ve şarkı bir arada. Niran Ünsal lise ve üniversite yıllarımda çok severek dinlediğim bir şarkıcı. Network Marketing sektöründe ki 2 şirket kampına geldi. Ama ben ikisine de katılamadım. Birisi dolandırıcı Lokal Fırsat kampı diğeri de Doctorem Transdermal bant şirketinin kampına gelmişti. Canlı dinlemek henüz kısmet olmadı. Muud’da klibini görme şansı yok. Bu yazıma videoyu eklerken yorumlarda dikkatimi çeken bir yorumu buraya yazmak istiyorum.

Niran Ünsal – Peker Açıkalın’ın kızları Şeker Açıkalın, annesinin klibinde oynamak istemesi üzerine çekilmiş klip. babasını da dahil etmek istemiş. ve yıllardır küs eski eşler bu klipte buluşmuş ne de güzel olmuş kızları adına.

Niran Ünsal – Ahmet Selçuk İlhan – Hatıran Yeter

10- Zara: Ve geldik son sıraya. Aslında geride 3 kişi daha var ama onları yazmak istemedim. 10. sırada Haktan varmış. Fakat en beğenmediğim birisi olsun dedim. Zara’yı hiç beğenmedim. Sesi bu şarkı için çok ince kaçmış. O yüzden 10. ve sonuncu sırada. Ben beğenmedim ama 12 milyon tıklanması varmış. Listedeki diğer 3 şarkıca da; Haktan, Sevda Karan ve Hatice Kara.

Zara – Hatıran Yeter

Peki sizce en güzel hangisi söylüyor?

Anadolu Üniversitesi Kayıt Yenileme Nasıl Yapılır?

İkinci üniversiteyi okuyan benim gibi binlerce öğrenci var. 🙂 Her dönem en büyük sorunularımızdan birisi bahar dönemi kayıt yenileme, güz dönemi kayıt yenileme işlemleri nereden oluyor? Diğeri de sınav sonuçları açıklandı mı? Bunlara ulaşmak içinde Google’a yazıp karşımıza içi boş haber kanallarını okumak oluyor. Çok gıcık bir durum.

AÖF’ninde bir sürü linki var. Hangisine tıklayacağımızı bilemiyoruz. Benim için öyle en azından. İlk yarıyıl bitti. Şimdi ikinci dönem için kayıt yenileme işlemi başladı. Eğer AÖF’den mesaj geldiyse orda link var. Eğer mesaj gelmediyse işte o kayıt yenileme linki arkadaşlar: 👇

https://aosogrenci.anadolu.edu.tr adresinden kaydınızı yenileyebilirsiniz.

Siteye girince zaten sizi yönlendiriyor. Ama basitçe şöyle. Sitede Ders Ekle bölümüne girip ordan alacağınız dersleri seçip ödeme sayfasına ilerleyip ödeme yapıp kaydınızı tamamlıyorsunuz.

Yeni dönem kaydınız hayırlı olsun.📚

Başarılar dilerim. 🙋‍♂️